Güler KAZMACI
Gazeteci-Yazar-Eğitmen
Eğitim Adı
|
Güler
Kazmacı ile Diksiyon, Etkili Konuşma, İletişim ve İkna Teknikleri Sanatı
|
PROGRAM
ETKİLİ KONUŞMAK
İnsan, para ve zaman kazanmak demektir.
1. BÖLÜM: GÜZEL TÜRKÇE – ETKİLİ KONUŞMA -
1 ) DİKSİYON:
Herkes spiker olmayacak tabii ama
karşınızdaki insanlarda SEMPATİ / SAYGI
/ İTİBAR yaratmak için, İKNA EDİCİ olmak için, “SÖZÜ SOHBETİ ARANIR” olmak için,
diksiyonun “olmazsa olmaz” yanları
vardır.
Diksiyon yazılan her harfin ve kelimenin, konuşurken dilin
kurallarına göre kullanılmasıdır.
Latince “Dictio”, yani konuşma sözcüğünden gelen bir
kelimedir ve “ses “ile “söz” arasındaki uyumun niteliğini belirtir.
Dilimizdeki doğru diksiyon/ güzel konuşma kurallarında
“yumuşak g” ve “h” harflerinin özel önemi vardır.
En önemli diksiyon hataları “e” ve “a” harfinin normalden
açık ya da kapalı olarak yanlış kullanımıdır.
Özellikle bu temel harflerin yanlış kullanımı kişinin imajını da bozar.
E harfi için genel alıştırma: GECE PENCEREDEKİ TEKİR KEDİ KENDİ TENCERESİNDEKİ ETİ YEDİ
A harfi için genel alıştırma: HERKES BİR ALA DANA ALDI ALA DANALANDI DA BEN BİR ALA DANA ALIP
ALADANALANAMADIM
En fazla karşılaşılan diksiyon hatası ise kelimeleri
“yazıldığı gibi okumak” eğilimidir.
Oysa Türkçe yazıldığı gibi okunan bir değil, “yazıldığına en
yakın” okunan dillerden biridir.
Örneğin: “Değil”
yazılır ama güzel Türkçe kurallarına göre “diil” okunur.
“Yapacak” yazar ama “yapıcak” şeklinde okunur.
Diksiyon
konusunda ülkemizde iki ayrı ekol vardır:
Lügat - ı
Fasih
Galat- ı
Meşhur
2 ) FONETİK:
Alfabe sistemi her sesi göstermeye yeterli olmadığı için, bu
kavram “konuşma dilindeki” seslerin bütün inceliklerini, dilin “melodisini”
kapsar.
Her dilin kendine özgü bir “şiiri”, hatta “şarkısı” vardır ve
bu nedenle çok iyi öğrenilmiş olsa bile başka bir dilin fonetik etkisiyle
konuşulan yabancı dile “aksanlı” denir. “Arap aksanıyla İngilizce konuşuyor”
gibi.
Örneğin: Türk
dilinin melodisinde gırtlak harfleri yoktur.
3 )
ARTİKÜLASYON:
Her harfin, hecenin ve kelimenin ağızdan anlaşılır olarak ve
“temiz” çıkmasını tanımlar.
Sık karşılaşılan artikülasyon hatası “yuvarlama” halidir ve
bu “ağız tembelliğinden” oluşur. Yani konuşmayı oluşturan dil, dudak, çene
kası, küçük dil gibi organların birinin ya da hepsinin tembelliği söz
konusudur.
Ancak çalışmayla yüzde yüz düzelir.
( Buna karşılık “köşeli” denilen biçimde, harflere, hecelere
ve kelimelere gereğinden fazla bastırarak konuşmak da bir artikülasyon
hatasıdır. )
ÖRNEK ARTİKÜLASYON ÇALIŞMASI:
BİR – BER - BAR - BOR – BUR -
BÖR - BÜR – BIR
4 )
VURGULAMA:
Her dilin kendine
özgü bir vurgulama kuralı vardır ve bu kural konuşmanın “şarkısını” oluşturan
kavramlardan biridir.
Kelime
vurgusu, sesimizin hafifçe yükseldiği hece, kelime ya da “ifade” dir
Türkçe’de kelime vurguları “istisnalar” hariç son hecededir.
Cümle
vurgusu ise konuşmanın “içeriğini” belirler ve anlamını bile
değiştirebilir. Karşı tarafın kafasında neyin kalmasını istiyorsak, hangi
mesajı vermek istiyorsak o kelimenin veya ifadenin vurgulanması gerekir.
Örneğin:
“Siz BİZE lazımsınız” derken “bize” kelimesine vurgu
yapılırsa anlam farklıdır.
“Siz bize LAZIMSINIZ” derken “lazımsınız” kelimesine vurgu
yapılırsa anlam farklıdır.
“SİZ bize lazımsınız” derken, “siz” kelimesine vurgu
yapılırsa anlam farklıdır.
5 )
TONLAMA:
Duygusal, öfkeli, ikna edici, caydırıcı gibi değişik ruh
hallerindeki konuşmalarda sarf ettiğimiz sözcüklerin anlamına bağlı olarak
sesimiz, incelir, kalınlaşır, yükselir ya da düşer.
Tonlama bu farklı ses kullanımına verilen addır.
Bir spikerin şiir, haber veya şov programlarında farklı
seslerle tonlamalar kullanması gibi, gündelik hayatımız içinde de “duygu
aktarımı” için değişik tonlamalar yapmamız ve bu tonlamaların bilincinde
olmamız gerekir. Çünkü yanlış tonlamalar, yanlış anlaşılmalara yol açar.
Örneğin:
Gülümseyerek yapılan bir konuşmada sert bir tonlama kullanılırsa, karşınızdaki
kişinin sizi alay ediyorsunuz gibi algılaması mümkündür
Vurgulama
ve tonlama yapmadan “monotoni” halinde konuşmak, iletişimdeki iktidarı,
“egemenliği” yok eder.
Çünkü karşı
taraf sizin istediğinizi değil kendi istediğini anlar.
6 ) KONUŞMA
TEMPOSU:
Çok hızlı veya çok
yavaş konuşan insanların kendi üzerimizdeki etkisini düşünürsek, konuşma
temposunun önemi kendiliğinden ortada demektir.
Etkili konuşma için dinamik konuşma gereklidir ama içinde
belli yerlerde “durak” vererek, bazen yavaşlayıp bazen hızlanarak ve önemsetmek
istediğimiz sözcükleri bastırıp tekrarlayarak daha etkili olunabilir.
7 ) SES
TEKNİĞİ:
İnsanın “ses rengi” denilen kavram, sesin karakteridir ve
tanrı vergisidir.
Buna karşılık “kafa sesi”,
“maske sesi”, “gırtlak sesi”, “göğüs sesi” ve “ünlenme sesi” veya “mutfak sesi”
gibi tanımladığımız biçimlerde, insanlar seslerini farklı alışkanlıklarla
kullanırlar.
Ancak belli teknik egzersizlerle sesimizi doğru ve “bilinçli”
kullanmayı öğrenerek, aynı sesi daha güzel, daha etkili ve daha ikna edici
biçimde kullanabiliriz.
Sesi yanlış
kullanmak da yanlış anlaşılmalara yol açabilir.
Doğru sesi
öğrenmek çalışmayla yüzde yüz mümkündür.
8 ) NEFES
TEKNİĞİ:
Doğru nefes “diyaframdan” alınan nefestir.
Bu sadece “tıkanmadan” ve rahat konuşmak için değil, stres
gidermede ve çekingenlikleri yenmede de etkilidir.
Yine belli egzersizlerle doğru nefes almak kolayca
öğrenilebilir.
Sonrasındaysa bu öğrenim, tıpkı yüzmek veya bisiklete binmek
gibi unutulmadığından, her defasında özel çaba gerektirmeden “kendiliğinden”
doğru nefes alarak konuşma yapılabilir.
Diyafram
nefesi de, basit bir çalışmayla yüzde yüz öğrenilir
TEKERLEMELER:
Tekerlemeler yalnızca artikülasyonu geliştirip hiç
“teklemeden” okumak için değil, güzel konuşmada sorun olan bazı harflerin
düzeltilmesi için kullanılır.
“K” ÇALIŞMASI:
“S” VE “Ş” ÇALIŞMASI:
SADECE “S”
ÇALIŞMASI:
“P” ÇALIŞMASI:
“R” ÇALIŞMASI:
2.
BÖLÜM: İLETİŞİM BECERİLERİ – İLETİŞİM PSİKOLOJİSİ
1 ) İletişim özellikle
çağımızda “hayatın temeli” gibidir ve genel olarak şu başlıklarla açıklanır.
KENDİMİZLE
İLETİŞİM:
İnsanın kendisine nasıl baktığı, nasıl hissettiği, hayatı
nasıl algıladığı, insanlara ne tür duygular taşıdığı ve kendisiyle olan
sorunları, başkalarıyla olan iletişiminin “beşiği” gibidir.
Bu nedenle öncelikle kendimizle olan iletişimimizi daha güzel
ve daha sağlıklı kılmaya çaba göstermeliyiz.
Temel
teknik: Farkındalık/ Kontrol/ Önlem
İKİLİ
İLETİŞİM:
Gerek aşk, gerek iş ve arkadaşlık alanlarında ikili
iletişimde gösterdiğimiz “performans” hayatımızı zorlaştıran ya da
kolaylaştıran bir unsurdur.
İkili iletişimde en önemli olan, kınamadan, yargılamadan,
eleştirmeden evvel “anlamaktır”.
Karşınızdaki kişiyi ne kadar anlarsınız o kadar anlaşırsınız.
“Anlaşmak ve iletişimde başarılı olmak
karşınızdaki kişiyle AYNI olmak değil, onun AYRI olan yanlarını
anlayabilmektir”.
GRUP İÇİNDE
İLETİŞİM:
Farklı dünya görüşlerinden, farklı psikolojilerden, farklı
konuşma alışkanlıklarından ve farklı kişiliklerden oluşan grupların içindeki
iletişim becerisi, kişinin “hayatının gidişatını” bile belirleyebilir.
Çünkü grup içindeki iletişimlerde yaptığınız şakaların,
anlattığınız olayların, ileri sürdüğünüz düşüncelerin “ortak kabul” duygusu
oluşturması gerekir. İnsanların “bir yere ait olma” isteklerine uyum sağlaması
beklenir. Konuşma biçiminizin de güzel ve “dinlenilir” olması aranır. İkili
ilişkilerde konuşma biçiminizi sevmeyen biri bile “nezaketen” sizi dinlemeyi
sürdürmek zorunda kalırken, grup içindeki iletişimlerde açıkça ya da gizlice dışlanabilirsiniz.
Ve bu doğal olarak
“sempatik ve popüler olmak” veya “sıkıcı ve sinir bozucu olmak” tarzında
isimlendirilerek, sizin hayatınızı etkileyecektir.
KİTLE
ÖNÜNDE İLETİŞİM:
Dar ve geniş kitlelere seslenmenin, bilimsel veya siyasal
içerikli konuşmanın, eğlenmeyi veya bilgilenmeyi isteyerek gelen insanların
varlığına göre davranmanın “hitabet” kuralları vardır.
Ayrıca kitle önünde iletişim ruhsal olarak hazırlıklı olmak,
ses kullanımını kontrol edebilmek, hata yaptığında bile espri ile kapatabilmek
gibi, bazı “incelikler” gerektirir.
2 ) İletişim türleri için becerilerimizi
geliştirmek üzere “iletişim psikolojisi” bilmek ve uygulamak da gerekir.
ÖRNEĞİN: “4
N” KURALI
1)
NE anlatacaksınız?
2)
NASIL BİRİNE anlatacaksınız?
3)NEDEN anlatacaksınız?
4)Bu iletişimden uzun vadede NE bekliyorsunuz?
3 )
İletişimde cinsiyet, mevki, yaş ve diğer faktörlerin doğru algılanıp
konumlanması gerekir.
Beden dili, giyim,
mimikler, bakış gibi “dış görünüm” faktörlerinin özellikleri de çok
önemlidir.
Ancak bu bilgilerle birlikte hayatımızı sarsan “iletişim
kazalarının” nedenleri önlenebilir.
4 ) İletişimde genel
ve pratik YAPILMASI GEREKENLER:
İyi bir
dinleyici olmak:
İletişimin temeli dinlemektir ama “gerçekten” dinlemek.
Konuşmak için sıra beklemek ve o sırada neler söyleyeceğinizi tasarlamak değil.
Çünkü bu duyguyu karşınızdaki insanlar mutlaka anlar ve
iletişim henüz başlangıçta aksar.
Dengeli
olmak: Konum olarak sizden “aşağıda” olan insanlara karşı kırıcı
veya ezici, sizden “yukarıda” olana insanlara karşı ise ezik ve lüzumsuzca
alttan alır biçimde davranmak dengeli olduğunuz hakkında soru işareti yaratır.
Göz teması
kurmak: İletişimde belki de beden dilinden daha önemlisi göz teması
kurmaktır ama “doğru” biçimde.
İnsanların gözünün içine bakarken “çapkın, “alaycı”,
“hesaplı” gibi olumsuz duygular vermekten kaçınmak, tersine “empati” yapmaya
çalışmak gerekir.
Dikkat
çekmek:
Anlattığınız konunun içinde yerli yerinde küçük espriler
yapmak, ilginç örnekler vermek, ukalalık duygusu vermeden bazı bilgiler sunmak,
sizin konuşmanıza olan dikkati arttıracaktır.
Bazı kelimeleri vurgulamak ve bazı duyguların ifadesinde
sesinizle oynamak da dikkati olumlu biçimde etkiler.
Ancak gereksiz detaylara girmek, gerekli detayları vermemek,
fazlaca gülmek veya fazlaca yakınmak, karşı tarafın dikkatini mutlaka sizden
uzaklaştırır.
Baskın
olmamak:
Karşınızdaki kişinin görüşleri ve inançları size taban tabana
zıt olsa bile saygı ve anlayışla karşılayarak iletişim kurulmalıdır.
“Benim dediğim doğru”, “Ben daha iyi bilirim”, “Senin dediklerin
çok saçma” gibi ifadeler veya tavırlarla baskın olmaya çalışanlara karşı o anda
ses çıkarılmazsa bile, daha sonra “kaybeden” kendisi olacaktır.
Eleştiriyi
bilmek:
Size yanlış gelen görüş veya davranışlarını anlatan kişi veya
kişileri anlayışla dinlerken, gerektiğinde yapıcı eleştiri kullanmanız, size
olan güveni ve sevgiyi arttıracaktır.
Yapıcı eleştirinin temel kuralı ise insanı “yükselterek”
yermektir:
Örneğin: “Senin kadar akıllı ve zeki biri bu hatayı
yapmamalı, bu aptallık olur” gibi.
Keskin ve reddedici bir dille “Aptallık yapıyorsun” şeklinde
yıkıcı bir eleştiri sunmak ise, sizinle kurulan bütün duygusal bağların yok
olmasına, sevginin zedelenmesine yol açar.
“Ekonomik”
olmak:
Karşınızdaki kişi hiç sesini çıkarmadan dinledikçe, “Benim
konuşmamdan hoşlanıyor” sanmak, en büyük iletişim hatalarından biridir.
O insan büyük bir nezaket ve iç sıkıntısıyla sizin susmanızı
bekliyor olabilir.
Bu nedenle zamanı “ekonomik” kullanmak ve karşı tarafın
meraklanıp soru sormasını bekleyerek, anlattığınız konuyu derinleştirmek daha
doğrudur.
Örneğin:
“Bugün yolda adamın biri öyle büyük sollama hatası yaptı ki,
kaç insanın canına mal olabilirdi ve çok sinirlendim” dedikten sonra, hemen
olayı anlatmak yerine “Nerede, nasıl, ne oldu?” gibi size sorular sorulmasını
bekleyin.
Eğer soru sorulmuyorsa, hiç kuşkunuz olmasın ki karşı taraf
sizin anlatmak istediğiniz olayla hiç ilgili değildir ve yine de siz bunu
anlatmak isterseniz sıkıntı içinde “katlanacak” veya ilk fırsatta kaçıp
uzaklaşacaktır.
İletişimde genel ve pratik KAÇINILMASI
GEREKENLER:
1 ) Kibirlenmek, yüksekten bakmak:
Kişinin kendini diğer insanlardan üstün görüp, onlara tepeden
bakması ister istemez konuşmalarına da yansır. Ancak başkalarına saygı
göstermeyen "gerçekten" saygı da görmez, sadece geri çekilme duygusu
yaratır. Ama ne yazık ki kibirli kişi bunu saygı uyandırıyor gibi algılar.
"O da bir şey mi? En iyisini ben yaparım, en çok ben bilirim"
tarzındaki iletişim dili, bu insanların tipik halidir.
2 ) Fazla çekingen
davranıp, kendini yetersiz görmek:
Yüksekten bakmak kadar itici olmasa da kendini yetersiz
görmek de iletişimi müthiş olumsuz etkileyen bir tavırdır. Çünkü karşısındaki
insanlar onun hakkında "özgüveni yok" diye karar verirse,
konuştuklarının etkisi kalmaz. Daha da önemlisi , kendini yetersiz görüp bunu
belli eden kişi, güven de yaratmaz. “Aciz” bile bulunur.
3 ) Sesli düşünüyor
gibi lüzumsuz konuşmak:
“Anlattıklarım karşı tarafı ilgilendiriyor mu?” diye
düşünmeden, karşıdakine konuşma hakkı tanımadan, sürekli laf keserek ve ilgili ya da ilgisiz hep konuşmak isteyen
kişiler, inanılmaz antipatik olur ve arkasında hiç görmediği kocaman dedikodu
torbasıyla gezer ama farkına varmaz. Ayrıca böyle lüzumsuz konuşan insanlar
dinleyenler için çok sıkıcı olduğundan; aslında sevilen biri de olsa,
etrafındaki insanları kaçırmaya başlar.
4 ) Sır tutmamak ve dedikoduculuk:
Kişilerin veya iş hayatının özeline dair söylenmemesi gereken
konuları uluorta konuşan veya "Aman"kimseye söyleme" diyerek
herkese anlatan kişiler, ileşimde hep kaybederler. Ancak ne yazık ki bu
insanlar da kayıplarının farkında değildir. Çünkü başkaları onun dedikodusunu
ilgiyle dinler ama "Benim hakkımda da konuşur" kanısına varır.
5 ) Sıkça pot kırmak, gaf yapmak:
Genellikle bu tür insanlar sürekli başkalarını neşelendirip
güldürmek isteğiyle doludurlar ve aslında bu tavrın psikolojik yapısı
"Beni sevin" çağrısıdır. Bu nedenle kelimeleri özenle seçmezler ve
pot üzerine pot kırarlar ama çoğu kez farkına bile varmazlar. Çevresindeki
insanlar ise "Şimdi bu yine bir gaf yapacak ve ya bu benim hakkımda olursa"diye
rahatsız olup diken üstünde kalırlar. Bu yüzden sıkça pot kıran kişiler aslında
sempatik de olsalar, içtenlikle dostluk kurmaları ve sohbetlerinin aranması çok
zordur.
6 ) Sürekli şakalaşmak isteği ve alay etme alışkanlığı:
Başkalarını hafife almak, yüzlerine karşı veya arkalarından
iğneli sözcüklerle ve alay ederek konuşmak, iletişimdeki en büyük kayıplardan
biridir. Alaycı insan biriyle alay ederken diğerini eğlendirir belki ama
iletişimde asla güven ve sevgi yaratmaz. Ayrıca "ayarsız" konuşan
birisi, karşı tarafta ( açık ya da gizli) kızgınlıklar doğurduğu için,
"ayarsız tepkilere "de hazır olması gerekir. "İstediğini
söyleyen, istemediğini işitir" sözünü hatırlamakta da yarar vardır.
7) Konuşanın sözünü kesmek: "Ben senin ne
diyeceğini biliyorum" duygusu vererek, her fırsatta laf kesmek, saygı ve
terbiye dışıdır. Üstelik, sözü kesilen kişide "Bana önem vermiyor ve
küçümsüyor" duyguları da oluşturur. Bu yüzden tıpkı alay etmekte olduğu gibi, gizli ya da
açık kızgınlıklar da yaratır.
Bir başka söz kesme rahatsızlığı "sesli düşünen"
insanlarda bulunur. Bunlar aklına geleni hemen söylemek ihtiyacındadırlar.
Fakat yine çevresini boşaltacak kadar insanları huzursuz ederler.
Diğer söz kesme alışkanlığı ise, gerçekten en güzel
arkadaşlıkları bile mahvedebilir. Çünkü bu tür insanlar kibirli olmasa bile
müthiş düşüncesizdir ve konuşan kişinin sözünü kesmekle kalmayıp, kendisi bir
şeyler anlatmaya başlar. Hatta sözünü kestiği kişiye dönüp "pardon, ben
senin anlatımını kestim" demek bile akıllarına gelmez.
Oysa bu tavır, "Senin konuşmandan sıkılıyorum ve
anlattıkların ilgi çekici değil ama benim anlatacaklarım daha ilginç ve ben
daha iyi konuşuyorum" demekle aynı şeydir.
8 ) Samimiyetsizlik, yapmacıklık:
Kişi ne kadar ustaca "doğal" görünmeyi oynasa bile,
insanların çoğunluğu onun aslında rol yaptığını, "mış gibi"
davrandığını ve samimiyetsiz olduğunu açıkça görür. Bu vaziyette de kendini
"kandırılmak isteniyor" gibi hisseder ve artık yapmacık konuşan
kişiye güvenmesi, dediklerine inanması ve hakkında olumlu duygular beslemesi
söz konusu bile olamaz. Unutmayalım ki Mevlana'nın "Ya olduğun gibi görün,
ya da göründüğü gibi ol" deyişinin gereğiyle, çevresinden içtenlikle saygı gören, sevilen ve ikna edici
olabilen bütün kişiler "hakiki" konuşup davrananlardır.
Ve zaten samimi olmak, doğru iletişimin "olmazsa
olmaz" temel taşlarından biridir.
3. BÖLÜM : HİTABET
1) Konuşma
biçimleri:
“Kompozisyon” türü konuşma
“Manşet” biçiminde konuşma
“Röportaj” şeklinde konuşma
Sesin
bilinçli olarak yükseltilmesi veya alçaltılması halinde konuşmanın özel etkisi
“Es” yani durak vermenin etkili
konuşmadaki, hitabetteki önemi
Nerede ve
kimlerle konuşurken hitabette dikkat edilmesi gerekenler.
Hitabette mutlaka bilinmesi gereken
BEDEN DİLİ.
İletişimde özel
önemi olan BEDEN DİLİ
Erkek
için flörtöz hareketler:
Kadın
için flörtöz hareketler:
Sigara
dili:
Dumanı aşağıya doğru ve yandan üflemek:
Dumanı yukarı üflemek:
Vurmak bükmek gibi sigarayla oynamak:
Sigarayı ters tutmak:
Arkasına yaslanıp havaya doğru dumanı üflemek:
Sigarayı sertçe ve aniden söndürmek:
Sürekli sigaranın külünü silkelemek:
Sigarayı erken söndürmek:
Gözlük dili:
Gözlüklerin üzerinden bakmak:
Gözlüklerini çıkarıp eline almak:
Gözlüğü yeniden takmak:
Gözlük sapını ağzına almak:
Gözlük camı temizlemek:
Güneş gözlüğüyle konuşmak:
Genel beden mesajları:
Giysilerden pamukçuk toplamak:
Avuçlarını açarak
konuşmak:
Avuçlarını kapamak,
arkasına ya da cebine saklamak
Kafayı yukarıda tutmak:
Kafayı iyice yukarıda tutmak:
“Muhalefetim var ve tartışabilirim”
Kafa hafifçe yana eğik:
“Dediklerin ilgimi çekiyor”
Eli çeneye götürmek:
“Dediklerini değerlendiriyorum”
Baş aşağıya eğik:
“Dediklerin hakkında olumsuz duygular taşıyorum”
Kollarını göğsünde
kavuşturmak:
“Bir bakacağım dediklerine ama henüz ikna olmadım”
İki el başın
arkasında:
“Akıllıyım, güçlüyüm ve herşey kontrolüm
altında”
Üstünlük taslayanı taklit edip hep aynı hareketleri yapmak
“Seninle sorunum yok, hem aynı görüşte ve aynı
durumdayız”
Eller kalçada:
“Benimle savaşırsan kaybedersin”
Aynı anda ceket
açılmış ve arkaya itilmiş ise:
“Kavgaya, mücadeleye veya tartışmaya hazırım”
Tek el kalçada:
“Meydan okuyabilirim ama yapmıyorum , çünkü medeni biriyim”
Çene okşama:
“Karar vermeye çalışıyorum ve bu hemen olmayabilir”
Her iki el dizlerin üzerinde öne eğilme:
“Bu konuşmayı veya
görüşmeyi sonlandırın, yoksa ben bitireceğim”
Karşıcinse yan bakmak:
“Sana ilgi duyuyorum"
Hemcinse yan bakmak:
“Sinirime dokunuyorsun”
Konuşanın sahtece öksürmesi:
“Ne yazık ki istemeden yalan söylüyorum”
Dinleyenin sahtece öksürmesi:
“Yalan söylediğini düşünüyorum”
Avuç yukarı:
“Sizden beklentilerim var”
Avuç aşağı:
“Otorite kurmak istiyorum”
Avuç kapalı ve işaret parmağı önde:
“Ben otoriteyim ve bunu kabul etmelisiniz”
Parmak uzatırken avuç açık:
“Dikkatinize ihtiyacım var”
Kulakaltını ve boynunu kaşıma:
(ilginç bir biçimde mutlaka beş defa yapıldığı gözlenmiş)
“Emin değilim, şüphe duyuyorum”
Yalan söyleme işaretleri:
Gözlerini kaçırmak
Ellerini daha az veya çok daha fazla kullanmak
Anlamsızca el kol sallamak
Ellerini arkaya saklamak
Burun ile dudak arasını okşamak
Sürekli kulağıyla oynamak
Elini yüz çevresinde gezdirmek.
Kulak memesini çekiştirmek.
Dudaklara bastırmak.
Gözün altını kaşımak
Dudaklarda trampet çalmak.
Ağız açıp kapama hareketleri yapmak
Elini doğruca burnuna götürmek
Beden hareketlerinde artış
Elle ağzı kapatırken başparmakla yanağa, burna, kulağa
dokunmak.
Sunumda ve
görüşmede rahatsız edici beden dili:
1) Sıkça bir yerinizi kaşıma
durumu.
2) Yüzük, gözlük, kağıt gibi
herhangi bir objeyle çokça oynamak.
3) Size soru sorulurken, başka
bir şeyle ilgilenmek.
4) Ayaklarınız ellerinizin
sürekli kıpır kıpır olması
5) Masaya veya sandalyeye
tutunmak
6) Tam olarak görünmenizi
kısıtlamak
7) Masaya veya yüzünüze trampet
çalar gibi vurmak
8) Ellerinizi saklamak
9) Sıkça parmakla veya kalemle
işaret etmek
10) Konuşmayı
ellerle fazlaca hızlandırmak
11)
Bakışlarınızı karşılaştığı kişiden gözünüzü kaçırmak
12)
"Lanet olsun" dediğiniz duygusu veren sert dönüşler yapmak
13) Kollarınızı
amaçsızca sallamak
14) Başkası
konuşurken elinizle ağzınızı kapatmak
15) Arkanızı
dönmek
16) Sadece
belirli bir yere bakmak.
17) Bazı yerlere
hiç bakmamak
18) Konuşurken
gözlerinizi boşluğa çevirmek
19) Dinlerken
müstehzi gülümsemek
20 ) Ellerini
hiç kullanmamak
Victor Hugo’nun bütün
genellemeler yanlıştır, hatta bu cümle bile” dediği gibi, beden dilinde de
“yüzde yüz” geçerli olmayan yanlar bulunur.
5. BÖLÜM :İKNA
TEKNİKLERİ
1)
Güven
yaratmak:
Bu
konuda kullanılması gereken ses tarzı, beden dili, görünüm özellikleri ve üslup
2) Fayda sunmak:
Karşı
tarafın işine yarayacak durumları ve konumları önceden saptamak
3)
Empati
yapmak:
Karşı
tarafın duygularını, iteklerini ve korkularını derinlemesini anlamak
4)
Enformasyon
iletmek:
Uzmanlık
karizması yaratacak biçimde ilgi çekici bilgiler vermek ve etkileyici olaylar
anlatmak.
5)
“Şeytanın avukatlığını” yapmak:
Karşı
tarafın kabul etmek istemeyeceği düşünceleri, gösterebileceği tepkileri ve
sorabileceği soruları daha evvel düşünüp cevaplarını hazırlamak.
6)
İnançlı
olduğunuzu göstermek:
Sizin
konuştuğunuz konu hakkında en küçük bir şüpheniz olmadığını, yüzde yüz
inandığınızı sunmak için fikirlerini destekleyici argümanlar edinmek.
Anlattıklarınızda “karşı çıkışlar olsa bile” inançlı ve kararlı olduğunuzu
“inat ediyor” duygusu vermeden hissettirmek
7)
İkna
etmede yapılan yanlışlar:
Baskın
olmak/ aceleci olmak/ sabırsız davranmak/ “samimi değil” duygusu yaratmak /
olumsuz bir dil kullanmak/ kulağa hoş gelemeyen kelimeler seçemek/ hiç espri
yapmadan konuşmaya devam etmek/ arada bir karşı tarafla aynı görüşte ve “ortak zeminde” olduğunu belirtmemek /
karşı tarafın inançlarını ve kişiliğini iyi tanımadan espri ve şaka yapmaya
çalışmak/ kişilik meselesi yapmak.
İLETİŞİMDEKİ 4 TEMEL KARAKTER
1)
YAVAŞ( KAPLUMBAĞA):
TARZI: Yavaş tavırlıdır. Usul bir sesle ama
kelimeleri dikkatle seçerek ve ilgi
çekici konuşur. Genellikle kibarca gülümser ama bazen göz temasından kaçınır.
Görüş ve düşüncelerini kolayca açıklamaz. Bu insanlar kelimeleri tane tane
kullanarak, yavaş konuşuyor. Kendi görüşlerini ve iç dünyasını açmayı sevmiyor,
bilgi vermeyi tercih ediyor. İlginç bir anlatım tarzı benimsiyor. Nazik
tavırları size sempati duyduğu anlamına
gelmiyor, sadece “uygarlık görüntüsü” sunuyor.
YAKLAŞIM: Örnek
vermek, esprili ve ilginç anektodlar aktarmak, bilgilendirici olmak, açık
sözlüce ve mantıklı konuşmak ona güven verir. İçim dışım bir görüntüsü onu size
yaklaştırır. Konuşmanızda da yeni bilgiler ve ilgi çekici anektodlar varsa,
sahiden ilgileniyor. Zeka göstergeli espriler yapıyor ve kendisine de zekice
şakalar yapılsın istiyor. Özgün yani başkalarından çok farklı olduğunun “kabul
edilmesi” onu size yaklaştırıyor.
2)ÖZGÜVENLİ ( TAVŞAN ) :
TARZI: Hızlı
konuşur, pek dikkatli değildir, kaba veya agresif görünebilir. Dinlediklerinin
çoğunu kafasına yerleştirmez, çünkü sadece “istediğini duyar.” Çok soru sorabilir, nazikçe eleştirmeye
hazırdır. Hızlı konuşuyor, dikkatli davranıyor ve hep etrafı kontrol ediyor.
Bazen gürültücü, agresif hatta kaba olabiliyor. Bu insanlar onunla konuşurken
göz teması kurmanızı seviyor. Az ve öz konuşmaları dinleyebiliyor, uzun
anlatımları sevmiyor. Yani siz bir şey anlatırken “Sadede gel” tavrı alan
kişiler çoğunlukla bu gruptan çıkıyor.
YAKLAŞIM: Az
ve öz konuşma bekler, anlattıklarınızın bilgilerle desteklenmesi ve sorularının
tatmin edici biçimde cevaplanması ona güven verir. Eleştirilerini mutlaka
saygıyla, hatta minnetle karşılamak gerekir. İstemedn kabalık yaptığında şakaya
vurursanız veya hiçbir tepki göstermezseniz daha doğru iletşim kurarsınız.
3)TEMKİNLİ ( FELSEFECİ)
TARZI: Dik bir duruşu vardır, ses
tonunda , yüz ifadesinde ve beden dilinde sabittir, pek değişiklik olmaz. Bu
gruptakiler de yavaş konuşuyor ama ilginç olmak çabaları yok. Bu yüzden daha
çok monoton bir ses kullanıyor. Yüz ifadesi de pek değişmiyor. “Bilen” biri
olduğundan soru sormaktan hoşlanmıyor
Siz konuşurken de pek fazla soru sormaz ve konuşmaz ama kendisi
konuşunca sözünün kesilmesinden hiç hoşlanmaz.
YAKLAŞIM: Etkileyici olgular, olaylar
ve araştırmaya dayalı bilgiler sunmak, ayrıca “kendisinin yüksek standartlara
sahip olduğunun anlaşıldığını” göstermek ona güven verir. “Size layık değil
ama” yaklaşımı rahatlatır. Felsefe, Tasavvuf, Budizm gibi kültürel konulardan
söz etmek size daha çok yaklaştırır.
4) DETAYCI ( GİRİŞİMCİ ):
TARZI: Renkli
bir dille akıcı bir konuşma kullanır. Espri yapmayı ve aneoktod anlatmayı
sever. Güçlü görünür ama gücü agresif değildir. Dolaylı anlatımdan hoşlanmaz,
“genele” bakmayı sever. Bazen saldırgan zannedilecek kadar güçlü ve “üst
perdeden” bir konuşma tarzı var. Heyecanlı, sıcakkanlı ve girdiği yerde hemen
ilgi çekecek kadar yüksek enerji taşıyor. Zaten ilgi çekmeyi seviyor ve bu
yüzden renkli bir dil kullanıyor, sesini değişik tonlarda kullanıyor ve her
çeşit insanı güldürebiliyor.
YAKLAŞIM:
Doğrudan yapılan renkli bir anlatım, şeffaf bir ruh haliyle kurulan göz teması,
“klişe” olmayan farklı yaklaşımlar ve eni boyu hesaplanmış, doğrusu yanlışı
ortada olan somut düşünceler ona güven verir. Sıradan bilgilerden hoşlanmıyor,
fazla detaylı konuşmalardan sıkılıyor. İçinde “iş” konusu olmayan konuşmalarda
size aklını vermekte zorlanıyor. Kendisine yepyeni ve “orijinal” iş
alanlarından bahsettiğinizde, size yakınlık duyuyor. Yeni iş alanlarından bahsetmeniz size yaklaştırır.
Ünlü girişimciler üzerine konuşulmasından hoşlanır.
SIK GÖRÜLEN DİKSİYON HATALARI
IRAK: “I” KISA
AVİZE: ( İ UZUN)
AHİZE ( A UZUN )
YANLIŞ/ YALNIZ
KATİL/ KATİL -
UNVAN/ AKIBET / MÜTEVAZI
LAİK : AKISA
RAKİP : A KISA
HAKEM : A KISA
DAHİ ( DEHA ANLAMINDA - A UZUN )
DAHİ ( DE – DA ANLAMINDA - İ UZUN )
AZAT :ÖZGÜR BIRAKMAK ANLAMINDA İKİ A DA
UZUN
AZAT : TEK A KISA, İKİNCİ A UZUN OLUNCA
DİK, KISA YOKUŞ )
TARİKAT:
İ UZUN
İŞGAL : A UZUN
TESLİM: İ UZUN
BAKİYE :( A KISA )
AKARETLER: ( A KISA )
ALFABE: A KISA
PERAKENDE
ZARAFET
AŞIRI İZDİHAM/GERİ İADE/RUHSAL
BUNALIM/YÜZDEKİ MİMİKLER / ODAK NOKTASI/FUL DOLU
ESNAF/ PERSONEL :( KELİME ÇOĞULDUR
“LER/ LAR” TAKILARI ALMAZ )
SABA: İLK A UZUN
SAİT: A KISA
FAİK: A UZUN
DİVAN/ DİVAN
HAL/ HAL - DİVAN/ DİVAN – ADET / ADET
ANTİ PARANTEZ: ANTR PARANTEZ
ŞOK OLMAK: ŞOKE OLMAK
MOTAMOT: MOTAMO
MOD: MUUD
KOŞTURMAK/KOŞUŞTURMAK
DALALET: doğru yoldan ayrılmak
DELALET: göstermek, aracı olmak
GÜLER KAZMACI- Özgeçmiş
Uzun yıllar TRT’de haber ve program dallarında
spiker ve prodüktör olarak görev yaptı.
TRT’de
çalışırken radyoya mizah oyunları ve program metinleri de yazdı ve spiker
yetiştirdi. Spikerliği ve metin yazarlığı üzerine ödülleri
bulunuyor.
Daha sonra
özel televizyonlara transfer oldu. Star TV, ATV, Kanal D, Show TV, TGRT ve E TV
ve Expochannel’da çalıştı.
Aynı
zamanda çeşitli ulusal ve uluslararası toplantılarda moderatör olarak görev
yaptı ve günümüzde de yapıyor.
Televizyonculuğu
esnasında köşe yazarlığına başladı ve Posta gazetesinde 12 yıl köşe yazarlığı
yaptı.
İkisi şiir
olmak üzere, daha çok kadın sorunlarını araştırıp öyküleştirdiği onbir adet
kitabı bulunuyor.
TRT’den sonra da çalıştığı kurumlarda
spiker ve seslendirme elemanı yetiştirdi.
Etkili konuşma, iletişim ve Güzel Türkçe konulu dersler verdi.
Akademi, İstasyon Sanat Merkezi,
Marmara İletişim Fakültesi, Gazeteciler Cemiyeti gibi değişik kurum ve okullarda öğrenci
gruplarına ders verdi.
Uzun
yıllar siyasetçi – yerel yönetici – işadamı
gibi kişilere ise özel dersler verdi ve veriyor.
Aynı zamanda eğitim şirketleri
aracılığıyla yurt çapında kurumlara ve kişilere de ders veriyor.
Yurt içinde ve yurt dışında Güzel
Türkçe konulu seminerlere katılıyor. Üniversitelerde özel gruplara ders
veriyor.
Ders
verdiği kurumlardan bazıları: Turkcell / Fortis / Finansbank / Kiğılı / Google
reklam